Göçün 60. yılında Türk-Alman Sineması: Gözde Naiboğlu ile Röportaj
DOI:
https://doi.org/10.33182/gd.v8i3.802Anahtar Kelimeler:
Türk-Alman Sineması, Göçmen Sineması, Göç ve Sinema, İşçi Göçü, Ulusaşırı Türk SinemasıÖzet
Türkiye ile Federal Almanya arasında ilk 'misafir işçi' anlaşmasının yapıldığı 1961 yılının üzerinden 60 yıl geçti. İşçi göçünün başlangıcından bugüne kadar geçen bu uzun süreçte göçmenler gittikleri ülkelerde yerleşik hale gelirken, göçmen kuşaklar da pek çok alanda varlık gösterdiler. Göçün beraberinde getirilenler ve yaşanılan yerlerdeki kazanımların yoğrulmasıyla ortaya çıkan Türk-Alman Sineması, çok kültürlü yapısıyla Avrupa Göçmen Sineması altında bir disiplin oluşturdu. İkinci ve üçüncü kuşak sinemacılar olarak adlandırılan Türkiye kökenli yönetmenlerin ortaya koyduğu filmler, bir anlamda Alman sinemasının yeni dönemini temsil eder konumda yapımlar oldular. Türk-Alman sinemasında özellikle 2000'li yıllardan itibaren yapılan filmler, hem göçmen bir neslin üretimi olan ulusaşırı filmler hem de yeni bir karma, "çok kültürlü ulusal" sinema olarak nitelendirilebilecek ürünler haline geldiler. Öte yandan, Türkiye yönünden "Ulusaşırı Türk Sineması" olarak adlandırılan bir sınıflandırma ve sahiplenme de literatürde tartışılan konular arasında yer almaktadır. 1990'da iki Almanya devletinin birleşmesiyle başlayan "Birleşme Sonrası" olarak sınırları belirlenen dönem, artık Almanya'da yetişen ikinci kuşaktan sinemacıların da üretimlerine başladığı yıllarla örtüşmektedir.
Gözde Naiboğlu, Türk işçi göçünün 60 yıllık tarihinin kazanımı olan Türk-Alman Sineması hakkındaki çalışmalarıyla, Avrupa göçmen sinemasına farklı bir bakış açısı getirerek alana katkı sağlayan bir araştırmacıdır. Bu röportajda, "Birleşme Sonrası Türk-Alman Sineması, Temsilin Ötesinde İş, Küreselleşme ve Politika" adlı kitabı ekseninde, ancak onunla sınırla kalmayan bir derinlemesine görüşme ile Türk-Alman Sineması'nın ortaya çıkışından Almanya ulusal sinemasındaki bugünkü konumuna kadar uzanan yeni bakış açıları ve göç sinemasına dair alternatif yaklaşımlar değerlendirilmiştir.